3 Aralık 2010 Cuma

Hindi Misali


Düşünceye pek tahammülümüz yoktur bizim. Çok düşünene ya deli ya da filozof deriz. Hatta kınanır çalışmak yerine düşünen insanlar, küçümseriz hep birlikte. "Sen mi kurtaracaksın dünyayı" deriz mesela, baştan kaybetmeyi kabullenmesini bekleyerek.

Nedir küçümsediğimiz, düşünerek hayatın anlamını aramak mı? Nesi yanlıştır öyleyse? Bir şeylere anlam katmanın düşünmekten başka yolu, hayatın da düşününce kaybolup yaşayınca bulunan bir anlamı mı vardır? Olmadığına göre her insanın hayatında en az bir kere yaptığı yahut yapması gerektiğine inandığım şeydir. Zira sahip olduğumuz her şeyin toplamına hayat diyorsak biz bir bakıma, ve bizim tür olarak en ayırdedici ve en önemli özelliğimiz düşünebilmekse bundan daha doğal ne olabilir.

Kimimiz rutinlere kapılır pek zaman ayırmayız aslında. Kimimizse "evrenin sırrı"na ulaşmaya çalışırken kaybolup gideriz derin boşluklarda. Oysa herkesin harcı değildir kainatın sırlarına vakıf olmak. Bundandır fazla düşünmenin akla zarar verebilmesi. Boşuna değildir kimi filozofa "deli" denmesi. Her aklın harcı değildir zira çok düşünmek. Fakat düşünmeliyiz yine de, kaybolmadan mana aleminin derinliklerinde, sınırlarını zorlamadan kendi aklımızın, aramalıyız hayatın anlamını hiç değilse.

Her şey bizim anlamlandırdığımız kadar var olur hayatımızda. Descartes'ın "Cogito, ergo sum." (düşünüyorum, o halde varım) sözü belki de onun bu düşüncesinden kaynaklanır. Böylesine büyük bir gücümüz var kendi hayatlarımız üzerinde. Fakat "düşüncenin gücü"nü yanlış anlayıp oturup sadece düşünerek istediğimizin olmasını beklememiz anlamına gelmiyor elbette. Bu ahmaklıktan başka bir şey olmaz. Yaşamalıyız hayatı her şeyiyle, dokunmalıyız yaşamın kendisine. Aksi halde sahip olduğumuz bedenler, biraz gereksiz kaçmaz mıydı sizce de?

Hayatı yaşamaktan kaçmak da, onu serseri mayın gibi hiç düşünmeden yaşamak da bizi insan yapan değerlerin bir kısmından vazgeçmemiz demektir. İkisini kendine göre bir dengede tutan insan bütün vasıflarıyla insan olmayı hak eder ancak. Bütün bunların boş bir kafanın düşünmesi sonucu oluşan enkazın artıkları olduğunu düşünüyorsanız şayet, Paul Valery'nin dediği gibi:
"Düşünmek mi? İpin ucunu kaçırmaktır düşünmek."

C. Ç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder